Çarşamba 30 Temmuz 2025 - 14:13
Kur’an’daki Kavramsal Mecazların Sistemli Oluşu, Vahiy Metninin Bütünlüğünü Anlamayı Kolaylaştırır

Havza / Din felsefesi ve dilbilim uzmanı, kavramsal mecazların insan dilinde soyut kavrayışın temel işleyiş mekanizması olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu mecazlar Kur’an’da sistemli bir yapıya sahiptir ve vahyin anlam dünyasındaki kavramsal bütünlüğü ve bağları ortaya çıkarmada önemli bir rol oynar.”

Havza Haber Ajansı muhabirinin Meşhed’den aktardığına göre Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, “Darü’l-İlm” bünyesindeki Edebiyat ve Dilbilimi Medresesi’nde düzenlenen derste “Kitap ve Sünnet’in Anlaşılmasında Kavramsal Mecazların Rolü” başlıklı bir konuşma yaptı ve bu konudaki bazı görüşlerini paylaştı.

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, “kavramsal mecaz”ın 20. yüzyıl bilişsel bilimlerinin en önemli konularından biri olduğuna işaret ederek şu açıklamalarda bulundu: “Bu konu edebî metinlerin yorumu, psikoloji, siyaset, sosyal bilimler ve epistemoloji gibi birçok alanda kullanılmakta ve farklı disiplinler arasında köprü kurma imkânı sunmaktadır.”

Zihin adlı derginin editörü olan Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, mecaz teorisinin tarihçesine değinerek şöyle devam etti: “Kavramsal mecaz meselesinin kökeni Aristo’ya dayanır. Aristo’ya göre dil iki biçimde var olur: Birincisi, asıl ve bozulmamış dil ki buna “literal (gerçek) dil” denir; ikincisi ise bozularak ikinci bir biçim kazanmış olan mecazlı dildir ve mecaz bu ikinci kısımda yer alır.”

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, Aristo’nun mecazla ilgili üç önemli iddiasını şu şekilde sıraladı:

              1.           Mecaz, dilin mecazlı ya da ikincil kullanımına aittir.

            2.           Mecaz, benzerlik esasına dayanan bir tür istiare (aktarma)dır.

              3.           Mecaz, sözün güzelleştirilmesi amacıyla kullanılır.

Aristoteles’in Görüşüne Yöneltilen Eleştiriler ve Lakoff ile Johnson’ın Kavramsal Mecaz Teorisi

İslâmî Kültür ve Düşünce Araştırma Enstitüsü Din Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı, Aristoteles’in mecaz teorisine yöneltilen tarihsel eleştirilere değinerek şunları söyledi: “Bu eleştirilerin en önemlisi, George Lakoff ve Mark Johnson tarafından ortaya konulan kavramsal mecaz kuramıdır. Lakoff –ki aynı zamanda Obama ve Clinton’un danışmanlığını da yapmıştır– Johnson ile birlikte “Hayatını Sürdürdüğümüz Mecazlar” (Metaphors We Live By) adlı önemli bir esere imza atmıştır. Bu eserde Johnson daha çok felsefî boyutlara, Lakoff ise dilbilimsel yönlere odaklanmıştır.”

Konuşmasına devam eden dilbilimci, “Siyasi Beyin” ve “Siyasi Zihin” gibi (ikincisi Obama’ya ithaf edilmiştir) diğer eserlerin, dilbilim tartışmalarının siyaset alanıyla nasıl bağ kurduğunu ve birer iktidar aracına nasıl dönüştüğünü ortaya koyduğunu belirtti. Ayrıca Lakoff’un “Bedenlenmiş Felsefe” (Philosophy in the Flesh) adlı eseri de bu alandaki başlıca kaynaklardan biri olduğunu söyledi.

Din ve felsefe araştırmacısı, Lakoff’un “Bedenlenmiş Felsefe” kitabındaki görüşlerine atıfta bulunarak şu tespiti yaptı: “Lakoff’a göre mecaz, esasen insan düşüncesiyle ilgilidir ve ardından dile yansır. Yani mecazın asıl kaynağı kelimeler değil, insanın zihinsel ve düşünsel dünyasıdır.”

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya ayrıca şunu da ekledi: “Çocuk, gelişiminin ilk evrelerinde yalnızca sınırlı somut kavramlarla tanışır. Ancak zamanla kavramsal sistemi yatay düzlemde yeni somut kavramlarla, dikey düzlemde ise “başkanlık” gibi soyut ve mücerret kavramlarla zenginleşerek gelişir.”

Mecaz: Duyulurdan Soyuta Bir Köprü ve İnsanda Soyut Anlamanın Mekanizmasıdır

Bu bilgi teorisi (epistemoloji) uzmanı hoca, mecazların “bedenlenmiş” (embodied) olduğuna vurgu yaparak şunları ifade etti: “İnsan, ister maddî ister soyut olsun yeni kavramları anlayabilmek için sınırlı maddî kavram havuzuna başvurur ve ilk aşamada deneyimlediği somut kavramlardan yola çıkarak yeni kavramları kavrar. Bedenin yapısı ve sinir sistemi, insanın kavramsal sisteminin oluşumunda etkilidir ve insan, beden merkezli yukarıdan aşağı ilişkilere dayanarak anlam inşa eder.”

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, insan zihninin sınırlılığını bedenlenmiş kavrayışın temel nedeni olarak görerek şöyle devam etti: “İnsan dili hem başlangıç itibariyle hem de devamlılığı açısından maddîdir; bu dil, insanın bedensel ilişkilerinden doğmuştur ve bu maddî özellik zamanla kaybolmaz. Hatta âhirette bile insan bedenli bir varlık olarak Allah ile konuşur; çünkü beden, zihnin ve dilin oluşumunda temel bir unsurdur.”

Hocaya göre mecaz, tanıdık maddî alandan bilinmeyen soyut alanlara doğru bir hareket anlamına gelir. İnsan, bildiği dil ve kelimeler aracılığıyla yeni ve soyut kavramları anlamlandırır. Mecaz, benzerliğe dayalı bir istiare (edebî süsleme) değil, aksine temel bir bilişsel ve zihinsel süreçtir; onsuz ne anlamak ne de yaşamak mümkündür.

Ayrıca şunu da vurguladı: “Mecaz sadece güzel konuşmanın bir aracı değildir; insan yaşamının her alanını kuşatan, düşünmenin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer dil estetik bir nitelik kazanıyorsa, bu, öncelikle düşüncenin estetikleşmesiyle mümkün olur.”

Bu din araştırmacısı, mecazların yalnızca dilsel değil aynı zamanda daha yüce hakikatlere işaret eden yapılar olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Örneğin savaşmak kavramı, hepimiz için tanıdık bir deneyimdir; çocuklar bile oyun sırasında kavga eder, itişip kakışır ve büyüme sürecinde bu kavramla erken tanışırlar. Buna karşılık iddia etmek ya da bir görüş ortaya koymak tamamen soyut bir kavramdır ve insanın gelişiminin daha ileri aşamalarında kavranır.”

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya konuşmasına şöyle devam etti: “Biz bu soyut kavramı anlamlandırmak için ‘savaş’ kavramını kullanırız. Mesela: ‘İddiamı savundum’, ‘Rakibimin iddiasına saldırdım’, ‘İddiamı desteklemek için deliller hazırladım.’ gibi ifadelerde aslında iddia ve onun etrafındaki kavramları savaş metaforu üzerinden anlamlandırırız.

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, bu tür ifadelerin hepsinin tek bir temel mecaza dayandığını belirterek şöyle dedi: “İddia etmek, savaşmaktır.” Bu temel cümleye kavramsal mecaz denir. Diğer örnek cümleler ise bu mecazın dildeki görünümüdür ve dilsel mecazlar (linguistic metaphors) olarak adlandırılır.”

Bu din araştırmacısı, bir kavramsal mecazın zihin dünyasında oluştuğunda farklı cümlelerde sistematik biçimde ortaya çıkabileceğini vurguladı ve ekledi: “Bu tür mecazlar klasik edebî mecazlardan farklıdır; onlar gibi sadece estetik değil, bilişsel ve zihinsel bir yapıya sahiptir.”

Son olarak bu teoriyi eleştirmekle birlikte burada eleştirilerine değinmeyeceğini belirtti ve şunları ekledi: “Bu konuya dair eleştiriler, “Kavramsal Mecazlar ve Kur’anî Anlam Alanı” adlı kitabımda detaylı biçimde yer alıyor.”

İslâmî Kültür ve Düşünce Araştırma Enstitüsü Din Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı, kavramsal mecazların ayetlerin ve hadislerin anlaşılmasındaki kullanımına dikkat çekerek şunları söyledi: “Kavramsal mecazlar, insan zihninin yapısını ortaya koyar; bu mecazlar sayesinde bireylerin düşünce tarzlarını anlamak mümkündür. Kutsal kitaplarda özellikle Kur’an’da bu mecazların keşfi, İslâmî düşüncenin temellerinin ne olduğunu ve Kur’an’ın hangi mecazlar üzerine inşa edildiğini gösterir.”

Hüccetü’l-İslam Gaiminiya, Kur’an’daki kavramsal mecazların sistematik bir yapıya sahip olduğunu ve Kur’an metninin bütünlüğünü anlamada önemli bir rol oynadığını vurguladı. Bu mecazlar insan ile Allah, Allah ile insan ve insan ile evren arasındaki ilişkileri dikkatli ve sistematik bir şekilde ifade eder. Dolayısıyla kavramsal mecazlar, Kur’an metninin anlam bütünlüğünün kavranmasında etkili bir araç olabilir.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha